2009 yılından bu yana Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) çözümleri geliştiren WOC Yazılım, işletmelerin dijital dönüşümüne katkı sunmaya devam ediyor. Şirket, özellikle yapay zekâ teknolojilerini iş süreçlerine entegre ederek, hem operasyonel verimliliği artırıyor hem de müşterilerine kişiselleştirilmiş çözümler sunuyor.
WOC Yazılım CEO’su Koray Kartal ile yaptığımız bu röportajda, yapay zekâ odaklı projelerinden, Türkiye yazılım sektörünün geleceğinden ve şirketin Ar-Ge faaliyetlerine kadar birçok önemli konuyu ele aldık.
WOC Yazılım’ın faaliyetleri nelerdir? Hangi sektörlere hizmet veriyorsunuz?
WOC Yazılım, 2009 yılından bu yana Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) alanında faaliyet gösteren bir yazılım şirketidir. Temellerimizi üretim organizasyonlarından başlayarak bir şirketin tüm birimlerinde dijitalleşme faaliyetlerini gerçekleştirmeye dayandırıyoruz. Sektör bağımsız olmakla beraber ağırlıklı olarak metal, metal işleme, kimya, otomotiv, plastik enjeksiyon sektörlerine hizmet veriyoruz. Bu sektörlerde önemli bir tecrübeye sahip olduğumuzu söyleyebiliriz, ayrıca danışmanlık pozisyonu da üsteleniyoruz.
Öte yandan, işletmelere Endüstri 4.0 standartlarında üretim yapılmasını sağlayan sistemler kuruyoruz. Bizi farklı kılan en önemli noktalardan biri ise yüzde 100 yerli ERP’ye sahip olmamız. Bu özelliğimiz ile kamu projelerinde öne çıkıyoruz. Ayrıca tüm modüllerimizi yüzde 100 bulut tabanlı olarak sunuyoruz. Bu sayede şirketlere, tek noktadan kontrol, erişilebilirlik, maliyet tasarrufu, esneklik, IT kadrosundan tasarruf, ekstra güvenlik gerektirmeme gibi birçok fayda sağlıyoruz.
2024 yılında ekonomik performansınız nasıl bir değişim gösterdi?
2024 yılında ihracat performansımızı daha da yukarı taşıdık. Özellikle Almanya, Azerbaycan, Rusya, Özbekistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde ihracat faaliyetlerimizi büyüttük. Bu noktada, yıllık ekonomik çıktımızda da ihracatın payı arttı. 2024 yılında toplam ciromuzun yüzde 30’u ihracat gelirlerimizden oluştu.
Yapay zeka WOC Yazılım’ın iş süreçlerinde ne tür etkiler gösteriyor? Bu noktada müşterilerinize ne gibi avantajlar sağlıyorsunuz?
Yapay zeka teknolojilerini iş süreçlerimize entegre etmemiz sonuncunda operasyonel verimliliğimizi önemli ölçüde artırdık. Özellikle yüzde 100 bulut tabanlı ERP sistemimizde, yapay zeka destekli analitik modüller kullanarak müşterilerimizin iş süreçlerini daha derinlemesine analiz edebiliyor ve onlara değer katan çözümler sunabiliyoruz. Ayrıca, rutin görevleri otomatikleştirerek ekiplerimizin daha stratejik işlere odaklanmasını sağlıyoruz.
Tabii yapay zeka uygulamalarımız, müşterileri memnuniyetine de olumlu biçimde yansıyor. Örneğin, kişiselleştirme özelliğimiz sayesinde, müşterilerimize özel yazılım çözümleri sunarak onların ihtiyaçlarını daha iyi karşılıyoruz. Yapay zeka destekli chat botlar ve otomasyon araçlarımız, müşterilerimizin sorularına hızlı ve doğru yanıtlar vererek onların iş süreçlerini hızlandırıyor. Öte yandan, müşteri davranışlarını analiz ederek ihtiyaçları önceden tahmin ediyor ve uygun çözümler geliştiriyoruz. Yapay zeka ile geri bildirimleri de analiz ederek ürün ve hizmetlerimizi sürekli olarak iyileştiriyoruz. Sonuç olarak yapay zeka uygularımızla, müşterilerimize daha kaliteli, hızlı ve etkili bir deneyim sunuyoruz.
WOC Yazılım’ın öne çıkan yapay zeka uygulamaları nelerdir ve bu ürünler hangi özellikleri barındırıyor?
Yapay zekâya dair farkındalığımızı uzun zaman önce başlattık ve bu alanda farklı projeler geliştirdik. Bu projelerimizden biri WOC DNA olarak adlandırdığımız ERP’de yapay zeka ile üretim kalite analizinin geliştirilmesini sağlayan projemizdir. WOC DNA, üretim hatlarını daha akıllı ve verimli hale getiriyor. Üretim hızını artırırken, enerji tüketimini optimize ediyor. Her veri, sistemin daha da öğrenmesine ve gelişmesine olanak tanıyor. Gelişmiş simülasyon yeteneğiyle de süreçleri önceden test ediyor, hataları minimum seviyeye indiriyor. Özel algoritmalarıyla kaliteyi sürekli izliyor ve optimize ediyor. Her yeni bilgiyle gelişen WOC DNA, şirketlere esnek ve güvenilir üretim koşulları sunuyor.
Yapay zeka ile geliştirdiğimiz bir diğer projemiz ise WOC ERP & OpenIA entegrasyonudur. Bu projemizde, arayüz üzerinden yapay zekayı kendinize göre eğitebiliyorsunuz. Kullanıcı geri bildirimleri ve sistem kullanımıyla da sürekli olarak geliştirilebiliyor. Bu açıdan bakıldığında da ilkler arasında yer alıyor. Ayrıca bu projemizde sesli komuta göre otomatik olarak saniyeler içerisinde raporlar oluşturulabiliyor.
Ar-Ge faaliyetleriniz nasıl yürütüyorsunuz, öncelikleriniz ve hedefleriniz nelerdir?
Samsun Teknopark, Gelişim Üniversitesi Tekmer ve İstanbul Şişli’deki merkez ofisimizde Ar-Ge birimlerimiz bulunuyor. Çukurova Üniversitesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, İstanbul Aydın Üniversitesi, 19 Mayıs Üniversitesi, Sabahattin Zaim Üniversitesi, Dalhousie University ve Gelişim Üniversitesi (TEKMER) ile de Ar- Ge projeleri yürütüyoruz. 16 Mayıs 2024 tarihi itibariyle Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın onayıyla Ar-Ge merkezi statüsüne de sahip olduk. Ar-Ge faaliyetlerimizi öncelikli olarak üretim alanında, sonrasında ise yapay zeka alanında gerçekleştiriyoruz.
Geçen yıl kazandığımız AR-GE Merkezi statümüz, yenilikçi teknolojilere yatırım yapma, ürün ve hizmetlerimizi sürekli geliştirme konusundaki taahhüdümüzü pekiştiriyor. Sadece bugünün değil, geleceğin ihtiyaçlarını da karşılayacak ERP çözümleri üzerine çalışıyoruz. Teknolojik yeniliklerin öncüsü olmayı ve sürdürülebilir büyümeyi amaç ediniyoruz. Bu doğrultuda, yerel ve uluslararası iş ortaklarımızla iş birliği yaparak, küresel arenada rekabet gücümüzü de artırmayı hedefliyoruz.
Türkiye yazılım sektörünü küresel açıdan değerlendirdiğinizde eksikleri ve artıları üzerine neler söylersiniz?
Son yıllarda artan yerli teknoloji yatırımları, kamu destekli Ar-Ge teşvikleri ve girişimcilik ekosistemindeki canlanma sayesinde Türkiye yazılım sektörü daha fazla güç kazandı. Özellikle bulut teknolojileri, yapay zeka, siber güvenlik ve IoT alanlarında önemli atılımlar kaydediliyor ve uluslararası standartlarda ürünler ortaya çıkıyor.
Fakat küresel pazarın önemli aktörleri olan ABD, Hindistan ve Çin gibi ülkelerle rekabet etme konusunda, Türkiye yazılım sektörü çeşitli dezavantajlar barındırıyor. Kalifiye eleman eksikliği, büyük sermaye gereksinimi ve ihracata yönelik altyapı yetersizlikleri başta gelen dezavantajlardır. Bu duruma rağmen, geliştirilen yerli yazılım çözümleri sayesinde, özellikle Orta Doğu, Afrika ve Türk Cumhuriyetleri gibi pazarlarda Türkiye önemli bir rekabet avantajı elde ediyor.
Kaynak: AITrends